BİR YÜREK DURDU… Bu dâvâ için atan bir yürek… Kendine ayıracak vakti yoktu. Varı yoğu dâvâsı idi. Kimse ne yediğini, ne içtiğini de bilmedi. Kendinden geçti. Yine öyle… Kimse, hiç ama hiç kimse bilmedi.
Kategori: 08. Bölüm: Hayatın Yolları
Bosnalı iki ihtiyar
GÖZLERİMİ kapadığımda, bir hayâl beliriyor hemen önümde: İhtiyar bir nine ve dede… Bastonlarına dayanmış, eski günlerin yâdında ikisi de… Gönül gönüle yılları tiftik gibi birlikte atmışlar. Beraber yaşamışlar her acıyı ve tatlıyı. Beraber ihtiyarlamışlar. Şimdi gözleri ebedî gençlikte. İhtiyarlığın akşamından sonra doğacak olan gençliğin sabahında,…
Haydi gidiyoruz!
Çocuğun yetişme çağlarında okudukları, kirpikleri gibidir. Gözlerinde kalır. Benzer olaylarda hatırlar onları. — Fâzıl Hüsnü Dağlarca HAYDİ!” dedi babam, “toparlanın, gidiyoruz.” “Nereye?” diye sormaya vakit yok. Evin önünde eski bir kamyon bekliyor. Kasasının altı kum, üstü demir, bir yanı da çimento yüklü. Kamyonun şoförü de…
Duâ çınarları
Sâhi, dedeler, nineler, Şimdi nereye gittiler? ERKENDEN kalkar, abdestlerini alıp, seccadelerinin yönünden bakarlardı dünyaya. On parmağı ile tesbihi tutarlardı hep. Böyleydi daha düne kadar. Evlerimizde baş tacıydılar. Odalarda ışıklar erkenden yanardı. En erken onlar uyanırdı evlerde. Çok konuşmazlardı. Lüzum oldukça ve bilgece derlerdi, diyeceklerini. Kulağımıza…